Şarköy'ün Uçmakdere Köyü mutlaka gezilip görülmesi gereken yerlerdendir.Hatta sadece Uçmakdere ile kalmayıp Ganos dağlarını baştan sona gezip dolaşmak gerek.
                Ve nihayet Uçmakderedeyim.Köy camisinin ilerisindeki kahveye varıp selam veriyorum.kendime bir çay söyleyip cep telefonumun Gps sini açıp incelerken tanışma ve sohbete başlıyoruz.Benim gibi  insanıda sıcak.Kendimi tanıtıyorum.Köyle ilgili bildiklerimi  birde onların ağzından pekiştiriyorum. Koyu muhabbet devam ediyor.Köyden radar telsiz role istasyonu istikameti zirveye çıkmak istediğimi oradan yolculuğuma devam etmek istediğimi söylüyorum.Bana en kestirme yolu tarif ediyorlar.işte şu karşı yoldan devam edeceksin diyorlar.Yol  dedikleri mahalle içinden giriş yapılan dar bir sokak.Çaylara teşekkür edip.Yolculuğa başlamak için marşa basıyorum.
                  Köyün içinden kilit taşlı yoldan devam ediyorum.Yol son derece bozuluyor.Birden kendimi dere yatağını takip eden otomobil için hiç de uygun olmayan bir yolda buluyorum.Zemin genel olarak sivri  taşlık kaya parçalarından oluşuyor.İleride düzelir diye ümitleniyorum.Sık ağaçlıkların arasından köyden uzaklaşıyorum.Çukurda olduğum ve internetim olmadığı için GPS de o an tam çalışmıyor.Yavaş yavaş ilerliyorum.Yol ikiye ayrılır gibi ama yola da tam benzemiyor.Kocaman ağaçlar var.Kör yoldur.Deyip devam ediyorum.Sağ tarafta bir tabela Sorma geç çiftliği yazıyor.Acaba yol buradan devam mı edecek? Bir bakayım diyorum.Sormayıp dalıyorum.Çiftliğe vardım ama  yol bitti gibi.Acaba çiftliğin yanından yada içinden patika şeklin de bir yol mu var?Neyse geldiğim yola geri dönüp
kaldığım yerden devam ediyorum.İçime bir şüphe düşüyor.Acaba doğru yoldamıyım?Ben tepeye çıkacam dedim.tepelerin arasında yer yer dere yatağını takip eden bir yolda ilerliyorum.Hiç bayır çıkmıyorum.Yol da ağaçlık alan artmaya başladı. Etrafta soracak insan da yok.Devam ediyorum.Uzakta bir duman gözüküyor.Orada birileri vardır diye düşündüm.Virajı geçtikten sonra dumanın arıcılık yapan bir çiftlikten geldiğini gördüm.Çiftliğe saptım.Ortada ateş yanıyordu.Arı kovanları vardı.Bir pikap parketmişti.Bir kaç kez motosiklerimin düdüğüne bastım.Bir adam çıktı.Selam verdim.telsiz role istasyonuna doğru gitmek istediğimi söyledim.Acaba doğru yoldamıyım? Dedim. Motoruma baktı.Bununla tırmanırsın devam et dedi.Teşekkür edip Ayrıldım.Orman içinde yol tarifi soracak halim yoktu.Ağaç dallarına başımı çarpmamak için yer yer kafamı eğiyordum.Bir müddet devam ettim.Uçmakdere Parkuru noktasına vardım.
Burada bir müddet mola verip etrafı inceledim.Yol üzerinde buz gibi gibi suyu akan bir çeşme vardı.Isınmış olan suyumu buradan doldurdum.Yola devam ettim.Yol ormanın tam içinden geçiyordu.Oldukça sık ağaçların arasından ilerliyordum.Yavaş yavaş yükselmeye başlamıştım.Amma.Ağaçların sıklığından bu pek belli olmasada sağ trafta uçurum alan gözüküyordu. Yükselti arttıkça yol bozuldu.Sivri sivri taşlarda attı.Bazı yerlerde durup ağır ağır giderek ilerlemek zorunda kaldım.Durduğum zaman eğer arka frene basmassam ön fren disk olduğu halde motor geri geri kayıyordu.Bozuk virajlı yollardan sonra ormanda bitmişti yol doğru devam ediyor.birde sağ tarafa doğru ayrılıyordu.doğru devam ettim.Ancak dönüş sonrası incelemelerimden oranın da başka bir güzargaha çıktığını ve oranın da 867 m.yüksek bir zirve olduğunu gördüm.Artık bir dahaki sefere.Ganos dağlarını adım adım motorsikletimle bir yaz günü gezeceğim İnşallah.
Bu tehna köy yollarında çıkıştan  asfalt yolda ilerlerken virajı geçince onlarca göz çıktı karşıma.Bir koyun sürüsü yolu kaplamıştı.Çobanı da arkadan geliyordu.Dayanamadım uyardım kendisini.Arkadaş! Bir el fenerin bile yok ve ortalık kapkaranlık sürü yolu kaplamış.Ya hızlı olsaydım.Ya bir taksi yada kamyon çıksa.Üstelik viraj.Arkası gözükmüyor.Çoban haklısın Abi dedi.Aman!Dikkat et kardeşim dedim.sürü gidince gaza basıp yoluma devam ettim.Yol bir süre sonra başka bir asfaltla birleşti.Sağa mı? Sola mı? Dedim.Sola devam edince Beyoğlu Köyü'ne vardım.Meydanda yol sorup geri döndüm.Sağlamtaş Kasabasına giden asfalta çıktım.Bir süre sonra Sağlamtaş kasabasındaydım.Burayı transit geçtim.Çınarlıdere Köyü'nde çay molası verdim.Çantadan montumu çıkarttım.Saat 22:00 ı geçmişti.Uzunköprü'ye 95 kilometrelik bir yolum vardı.Motorumu kontrol ettim.Her şey yolundaydı.Marşa basıp yola çıktım.Yol durumuna göre gaza yüklenmeye başladım.Bu yol Malkara asfaltına kadar gidiş geliş ve çok virajlı bir yol istesenizde hız yapamıyorsunuz.Malkara -Keşan asfaltına çıkınca rahatlamıştım.Burası duble yol artık gaza sonuna kadar yükleniyorum.Malkara girişi-çıkışı ve keşan arasında yol bakım çalışmaları var.Zaman zaman yol tek yönlü oluyor.Motorsiklet olması kolayca trafikten kurtulmanızı sağlıyor.Keşan'a oradan Uzunköprü yönüne devam ettim.Paşayiğitte bir çay molası verdim.Çınarlıdere Köyü-Malkara-Keşan-Paşayiğit beldesine kadar hiç durmadan ve fırsat buldukça süratli gelmiştim.Keşke mola verseymişim.Çünkü Yanımda motorun arka dayanma koltuğunda asılı duran çantamın kayışı gevşeyerek yerinden boşanmış.Süratinde etkisiyle tekere sürte sürte,sallanmasıyla plakaya vura vura plakayı kırarak düşürmüş.Üstelik sürtmenin etkisiyle ön gözündeki cepler parçalanmış.Eşime çocuklarıma ait 3 adet husisi yeşil pasaport düşmüştü.Canım sıkıldı.Bu kadar güzel geçen gün böyle bitmemeli idi.Uzunköprüye tahmini 37 km.bir yolum kalmıştı.Geri dönsem diye düşündüm.Eve dönüş ile birlikte motorsikletle 300 kmye yakın bir yol yapmış oluyordum.Saat 23:00 ü çoktan geçmiş.Tekrar bir 160-170 km çekilmez yorucu ve bu saatte tehlikeli olabilir dedim.Eve geldim.Kısa bir yemek ve kahve molası ardından Arabamı alıp önce karakola haber verip tutanak tutturdum. Arabayla 230 km yol yaptım ve saat gece 4 te ancak dönebildim.Tabi plaka da pasaportlarda halen bulunmuş değil.